İşaret Dili

İşaret Dili

İşaret Dilinin Tarihçesi

İşaret dili, parmaklar, yüz ve dudak hareketleri ile vücut hareketleri ve bunların kombinasyonları kullanılarak insanlar arasında iletişimi sağlayan bir işaret dili alfabesidir. İlk defa 16. yüzyılda İtalyan doktor Jerome Cardan tarafından geliştirilmiştir, bugüne gelene kadar büyük bir değişim geçirerek insanlığın hizmetine sunulmuştur. Türk işaret dili (TİD)’nin tarihi Osmanlı’lara kadar dayanmaktadır. İlk işitme engeliler okulu’nun 1902'de II. Abdülhamit döneminde kurulduğu ve işaret dilinin kullanıldığı bilinmekle beraber, bu dilin okullarda kullanımının 1953’te kaldırıldığı ve o tarihten beri kullanılmadığı bilinmektedir.

 

İşaret Dili nedir?

İşaret Dili işitme veya konuşma engellilerin aralarında iletişim kurabilmek için el hareketlerini, yüz mimiklerini ve bir bütün olarak vücut dilini kullanarak oluşturdukları sessiz, görsel bir dil.

Artık bilinçlendikçe yavaş yavaş azalan bir yanlış kanı ise İşaret Dili'nin evrensel olduğu. Dünyanın neresinde kimle olursa olsun iletişim kurabileceğimiz evrensel bir dil iyi olurdu, ancak İşaret Dili bu tanıma uymuyor. Ülkeden ülkeye değişen İşaret Dili'nin bölgelere göre farklılık gösteren aksan ve lehçeleri bile var. Ayrıca, Türk İşaret Dili ve Türkçe'nin gramer yapısı olarak birbirinden farklı iki dil olduğunu belirtmek gerekiyor.

İşaret Dili sözcük, deyim ve düşüncelerin el, yüz ve beden hareketleriyle karşılığının ifade edildiği bir iletişim yöntemidir. İşaret dili yazılı olarak kullandığımız sembollerin, yani harf şekillerinin parmaklar aracılığıyla gösterilmesi ve bunu peş peşe yaparak bir sözcük ifade etmek değildir. Bu yönteme parmakla heceleme denir ve işaret dilinin sadece bir bölümünü oluşturur. İşaret Dili parmak hecelemesinden ibaret değildir.

İşaret Dili pandomim gibi bir sözsüz tiyatro değildir. İşaret Dili sadece el ve kol hareketlerinden oluşmaz. Mimik, yani yüz ifadesi ve beden hareketleri de bu dilin bir parçası.